blacklebron
----
2 çift laf da Düştü Reçber'e !
Yazıklar Olsun !!!
Fenerbahçe`ye transfer olmadan önce Antalyaspor kalecisi iken Beşiktaş`a gidecektin. Beşiktaş ilgileniyordu seninle. O sırada şanssız bir trafik kazası geçirdin. Hastanede komada yattın. Beşiktaş senin kaza geçirdiğin haberini alınca, transferden vazgeçti. Seni tanımadı bile. İşte o an Türkiye`nin en büyük kulübü girdi devreye. Seni hastanede komada, kolun, bacağın kırıkken transfer etti.Yalan mı Rüştü yalan mı? Söyle!Bunun karşılığı bu mu olmalıydı?Her defasında "Fenerbahçe`den ayrılırsam, Anadolu külüplerine giderim. 3 büyüklere gitmem. Ama Anadolu kulüplerine gidersem kimse tepki göstermez" dedin.Bunu mu yapacaktın Fenerbahçeli taraftarlara? Fenerbahçe camiasına?Sen Fenerbahçe`yle o kadar özleşmiştin ki taraftarlar çocuklarına "Rüştü Reçber" ismini verdi. Sen sakatlandığında "Fenerbahçeli Analar" senin için dualar okudu...Karşılığı bu olmamalıydı Rüştü Reçber.Sen Fenerbahçe taraftarı için çok değerliydin. Ama artık sen Fenerbahçe taraftarları için bir hiçsin. Sebebi ne olursa olsun, senin gibi kaptana yakışmadı Rüştü.
----
blacklebron
İnternetin en çok ziyaret edilen sitelerinden Yahoo’nun hava durumu sayfasında İstanbul’un hava durumunu öğrenmek için İstanbul yazdığınızda karşınıza "Bizans, TR" sözcükleri çıkıyor.
Bizans’ı Türkiye’nin data bilgilerine İstanbul’un adı olarak kaydeden Yahoo’ya tepki yükseliyormuş. ABD’deki Türkler Yahoo’nun sitesine girdiklerinde karşılaştıkları bu durumu terbiyesizlik olarak niteliyorlar. Test ettirdim onaylattırdım !
Bu şerefsizler tekrar tarih yazmamız için kaşınıyorlar. Ne dersiniz ?
---
Babalar size diyorum !!!!!
Babalar gününüz kutlu mutlu çilekli böğürtlenli olsunnn ((:

blacklebron
Yarın yapılacak olan ÖSS sınavı için tüm kardeşlerime başarılar dilerken Can Dündar'ın aşağıdaki yazısını okumalarını tavsiye ediyorum;

Büyük sınav var yarın... Yüreği yalazlanan gençlere öğüt veren çok...Ama onları sürüklediğimiz bu sırat köprüsünde ne söylense boş...Öğüt almaktan da vermekten de hiç hazzetmeyen biri olarak sınava gireceklere o köprüye ve ötesine dair satırlar aktarmak istiyorum bugün...Bir ustanın, çırağına tavsiyeleri bunlar...Sadece sınavda değil, hayat boyu işe yarayacak yol haritaları, kelam paftaları...
* * *Öğüt alan gencin adı İbrahim...Denizli'den İstanbul'a gelmiş, ekmek peşine...Marifeti, kalemi...Bir arzuhalci yanında işe girmiş, asker mektubu yazar, isteyene portre çizermiş.Bakmışlar ki, "ressamcı" pek mahir, çizdiklerini Roben derler bir ustaya göstermişler."Dalında mektep adam"mış Roben... Bakmış çizimlere, "Evlat" demiş, "Eğer bu işe gönül vereceksen, pazarları bizim eve uğra; bir iki saat çalışır, laflarız."2 yıl her pazarı Roben ustayla geçirmiş İbrahim...Resim kadar, insanlık da öğrenmiş.
* * *2 yılın sonunda talebesini uğurlarken "İyi gidiyorsun İbrahim" demiş Roben Usta, "...ama yetmez, daha da hızlan..."Ağaç çizme, kendi ağacını resimle; deniz senin denizin, kadın senin kadının; kullandığın her renkte senin tonların olmalı. Bu yolculuk, bitmez tükenmez cesaret ile dev gibi inatlar ister." "Dünden kalmış ne varsa öğren, bil ve ona saygı duy. Fakat asla onu tekrarlama. Tekrar tembelliktir; cesaret ve iddia eksikliğidir. Alışılmış ne varsa senin düşmanın..."Şimdi sen bütün yıldız olmuş ressamları çöze anlaya basamak basamak çıkacak, sonunda sen de yorgun ama huzurla uzanıp bir basamak olacaksın. Ardından gelen nesiller seni de çıkmak zorunda kalacak. "Bu böyledir İbrahim!.. Sakın ola felanın feşmekanın çizdiği boktan hudutları tanıma, kır ve geç, yık ve git. Sanatkârın kanunu kendisidir."'Halk beğensin' deme sakın, bırak halkı... Hep önde ve yukarılarda ol. Sen ol yani..."Bir de parayı düşünme; işi güzel olanı, para arar ve bulur. "Kimsenin çizmediğini çizecek, kimselerin düşünemediğini düşüneceksin. Kendine has fevkalade orijinal bir rüzgâr, bir karakter yakalayana kadar bin kere kahrolmalı, on bin defa mahvolmalısın. Gün gelmeli, imzan olmasa da 'İşte bu İbrahim'in eseri' diyebilmeliler. "Her gördüğün resme 'Ben daha mükemmelini yaparım' diye bakacaksın. 'Benden iyisi yok'. Senin ana kanunun bu olmalı. "Bu konuşan ağzım değil, son 40 yılımdır.
"* * *Bu altın öğütleri dinledikten sonra ustasının elini öpmüş İbrahim... "Sizi hiç unutmayacağım. Hangi mektebe gidersem gideyim, biliniz ki asıl üniversitem sizsiniz" demiş. Boya çantasını boynuna asıp kanatlarını germiş, Sanayi-i Nefise'ye girip büyük ressam İbrahim Çallı olmuş.Ben, Roben Usta'nın öğütlerini Gündüz Azak'ın "Çallı" kitabında hayranlıkla okudum; (Evreka Y., 2005) astım hafızamın duvarına; ışık diye yoluma tuttum.Büyük sınav arifesinde size de, dev inatlarla çıktığınız bu yolculukta, kendi hudutlarınızdaki çitlerden cesaretle atlayacağınız, sizden önceki yıldızlara basa basa kendi semalarınıza tırmanacağınız, sonunda kendinize has o harikulade rüzgârı yakalayıp sizden sonrakilere basamak olacağınız, upuzun bir yolculuk dilerim."Bu konuşan ağzım değil, son 40 yılımdır."

Can Dündar
blacklebron
Gençken de severiz.
Orta yaştayken de,
yaşlıyken de elbette.

Aşık oluruz,tutuluruz birilerine. Ama gerçekten sevmeyi öğrenmek ciddi bir iştir ve zaman ister.
Olgunlaşmamız, hayatı, kendimizi ve karşı cinsi tanımak gerekir, ölesiye değil, adam gibi sevmek için.
Kadınlar genellikle otuzlarında ve kırklarında ,
erkekler ise kırklarında keşfederler gerçek sevgiyi.
Ve anlarız ki sevmek, sevileni olduğu gibi kabul etmek demektir.
Anlarız ki, sevilenin sevdiği her şey bizim için de sevilesidir.
Anlarız ki, sevdiğinizle kesin olarak dost da olmamız gerekirmiş.
Anlarız ki, sevdiğimizin özgürlüğüne, yalnızlıklarına saygı göstermemiz gerekirmiş.
Anlarız ki, sevdiğiniz insanın kişiliğine yönelik eleştirilerden kaçınmamız gerekirmiş.
Anlarız ki, en kısa yoluymuş sevileni değiştirmeye kalkmak.
Anlarız ki, sevdiğimizde karşılıksız sevmemiz gerekirmiş .
Anlarız ki, birbirimize içten gelen bir saygı duymamız gerekirmiş.
Anlarız ki, en zor anlarımızda bile hep yanı başımızda olan insan sevilirmiş yürekten.
Anlarız ki, birbirimize kendimizi olduğumuz gibi anlatmakla besleyip ,çoğaltabiliriz sevgimizi.
Anlarız ki, tartışmalarımız her zaman aramızdaki sorunları çözmeye yönelik olmalıymış.
Anlarız ki, anlamsız kıskançlıklarla sevgimizi boğmamalıymışız.
Anlarız ki, hayatımıza sevgimize burunlarını sokanların o burunlarını kırıp ellerine vermeliymişiz.
Anlarız ki, insan bağımlısı olmak değilmiş sevmek..
Ve anlarız ki, sevmeyi öğrenmek yıllarını alırmış insanın.
blacklebron
---
Ne mutlu TÜRKÜM diyene !!!
blacklebron
I wanna Laptop !
--
Do you understand canım ?
blacklebron
Efendim söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Çalıştığım işhanında muhabbet ettiğim, arkadaşlık ettiğim, çayını içtiğim, sigaramı paylaştığım, laklak ettiğim, sinir katsayımı artıran birçok insan var. Ama 2 tanesi var kiiii uf ki ne uf ..

Ömrümü yiyip bitiriyorlar Allah'ın günü..
Birinin adı Elalem diğerinin Drağğğ je!


Öncelikle soldaki fotoğrafta gördüğünüz şahsı tanıtayım sizlere.
E ne yapayım illa tanıt dedi :Pp
Kendisine söz verdim bu yazıyı yazarken onu kamuoyu önünde çok fena yıpratacak cümleler kullanacağıma dair.
Şimdi bu 'Elalem' öyle geçimsiz, öyle çekilmez, öyle kaprisli bişeydir ki anlatılır gibi değil yani.
Birde bendeki kör talihe bakın ki bu 'Elalem' bizim sektörde çalışıyo.
Gel dersin gelmez, git dersin gitmez, söz dinlemez, şaka yapılmaz, burnunun dikine gider, bol bol psikopata bağlar kendini, çatacak yer arar ..
Ama bi o kadar da arkadaş canlısı, dert ortağıdır, sevecendir .
Bu iyi huyları insanın beynini kemiriverir. Herşeyini affettiriverir :p
Ha bide unutmadan arabanızda eğer Elalem taşıyosanız kesinlikle 90 km.'den yüksek hız yapmayın. Yoksa kapıyı açar ve atlar. Başınıza bela olur. Gerek yok yani.
Ama ne olursa olsun biz onu çok severiz. Bağrımıza basarız.
Ve o da yetmez kendisine güzel sözler söyleriz;
' SENİ BİZ PEK ÇOK PEK ÇOK SEVERİİĞĞĞĞZZZ'
Heee bide 'ama pırşkaaaaaa' deriz .. Manasını bilmeyin aman çok meraklısınız sizde !
Kısaca 'Elalem' tek kelimeyle bir ömür törpüsüdür ..
Ama bu kadar tanıtmak yeter seni Elalem. Sonra İstanbul'a gelin olursun.

Sıra geldi Drağğğ je! ye;
Öncelikle kızımız Bulgaristan muhacırıdır. Ama kendisi pek bi '' I'm don't speak Bulgarian'dır ! ''
Haftada bir gün kesinlikle Carrefour'a gidip drajeli dondurma yemektedir.
Telefonunda Bloototh ismi olarak 'Bunu tut' yazar ki bu olaya bayağı bir espri katar.
Telefon numarası 05.. ....... dir ! (Höyyttt!) (((:
Elalem gibi iğnelemez, laf sokmaz, sinir etmez.
Üstüste gelen esprilerin peşine kahkahayı patlatmadan önce dudaklarının aldığı hali görmelisinizdir.
Pek şirincedir. Çok canlar yakmıştır ve çok canı yanmıştır. Msn'de kamerası inatla çalışmaz.
Benim smileylerimi çalamadığı için hergün birazcık daha delirmektedir.
Bulgaristan'ın gelmiş geçmiş en büyük eşcinsel şarkıcısının sesine bayılır(Azis) . Bütün albümleri mevcuttur. İsteyenler benim aracılığımla temin edebilirler. Babası da bizim meslektendir.
Demek ki neymiş ?
Efendim söze nasıl başlayacağımı biliyormuşum bendeniz ..
Sözü nasıl bitireceğimi de düşündüm ve bağladım ..
Mutlu bir arkadaşlık resmi şeysi ..

---
P.s. ~ Sevgili Elalem hakkında yıpratmaya yönelik yazdığım cümlelerin tamamı hayal ürünüdür.
O benim canımdır ciğerimdir damarımdaki kanımdır.(Abarttım) Bu yazı kendisinin bilgisi dahilinde yazılmıştır. Sevmediği cümleler imha edilecektir.
Her şakanın ardında bir gerçek vardır diyen arkadaşlar varsa kendilerine katılmadığımı buradan belirtmekle birlikte bu fikirlerini tekrar gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum. (: